27 Kasım 2012 Salı

ZURICH - ZURIGO



İsviçre'nin en büyük şehrine trenle yaptığımız yolculuğumuz sırasında meteorolojik olarak resmen serseme döndük. Bir gün önce sulu sepken yağmur ve fırtınasıyla bizi serseme çeviren Strazburg havası gitmiş, yerine Ekim ayının sonunda bizi şaşırtan şiddetli kar yağışı gelmiştir. İsviçre'nin Alplerine çıkamasak da hava yönünde altta kalmadık. Nuri Bilge Ceylan'ın "Uzak" filmi tadında kareler yakaladık adını da "Paha" koyduk.



İstasyondan iner inmez bizi karşılayan Limmat nehri boyunca ilerleyerek Rathaus arkasında yer alan otelimize doğru yola koyulduk. Çetin kış koşulları ile savaşmak istiyorsak bavullarımızdan kurtulmamız gerekiyordu. Zic-Zac Rock Hostel konumu ve Zürih açısından makul sayılabilecek fiyatıyla doğru bir tercih olduğunu ilk dakikadan belli etti.


Hostelimizin bize verdiği Zurich cep rehberi ile yola koyulduk. Şehir her ne kadar cep yakan cinsten ise de sosyal devlet gereklerini yerine getirerek 66 sayfalık çok başarılı bir rehber hazırlamış. Gezilecek, görülecek, gidilecek ne varsa şehre dair her şeyi bulmak mümkün, ayrıca güncel etkinlikler de yer almakta. Biz de rehberin old-town gezi rotasına uyarak gezimize başlıyoruz.




Rotamızda şehre tepeden baktığımız Lindenhof fotoğraf severler için çok ideal bir mekan. Şehrin karşı yakasını ve Limmat nehrini boylu boyunca fotoğrafladıktan sonra eski şehrin sokaklarını dolanarak Zürih'in sol yakasının en önemli mabedi olan  St. Peter Kilisesi'ne  ve Fraumünster Kilisesi'ne gelmek mümkün. Butiklerin, şık mağazaların bulunduğu ara sokaklardan geçerek Rathausbrück'eye gelinebilinir. Bir köprüden çok bir platformu andıran bu yapıyı geçtiken sonra sağa döndüğünüz takdirde Grossmünster Kilisesi'ne giderek şehirdeki belli başlı mabedleri gezmiş olursunuz.


Rathaus'dan sola döndüğünüz taktirde ise karşınıza Niederdorfstrasse çıkar karşınıza. Üzerinde yer alan hediyelik eşya mağazaları, restoranları, barları ve gece kulüpleri ile her derde deva bir cadde. Üşüyüp, yorulanlar bu cadde üzerindeki Rheingelden Bierhalle'de veya bu caddeyi dik kesen Rindermarkt üzerindeki Oliver Twist'de soluklanabilirler. Dada hareketiden feyz alan Cabaret Voltaire de hem hatıra ıvır zıvır almak hem de dinlenmek için ideal bir mekan.




Nehrin sağ tarafını hatmettik artık biraz lüks mağaza görmek istiyoruz diyenler Limmat nehrinin solunda yer alan Bahnhofstrasse boyunca gezinmeliler. İstinye Park ve Nişantaşı hayranlarının çok fazla ayılıp bayılacağı bu cadde üzerinde ayrıca şehrin en ünlü çikolatacısı da yer almakta. Paradeplatz'da yer alan Sprüngli çikolataları ve memleketin has tatlısı macaronu ile ünlü. İçeri girdiğiniz taktirde insanın başını döndüren çikolata çeşitleri ise gezinin en tatlı yanı olsa gerek. Sprüngli'nin yanında Teuscher Confiserie da çikolata konusunda şehirde söz sahibi. Markalaşmamış, daha butik bir yer arıyorum diyenler ise Truffe'dan şaşmamalılar. St. Peter kilisesi civarında yer alan bu ufak mekan pazar ve pazartesi günü kapalı olması sebebiyle sadece vitrinden görülebildi. Son olarak gelmişken fondu yemek isteyenler peynir kokusuna dikkat etsinler, burun kıran cinsten, üstelik bizim kuymağımız daha başarılı.



Bahnhofstrasse'nin şık mağazalarından sıkılanlar Augusinterstrasse ve Rennweg'e uğrayarak bu caddeler üzerinde daha makul alışveriş yapabilirler. Bu kadar alışveriş yetmez diyenler Bahnofstrasse'nin paralelinde yer alan Uraniastrasse ve Löwenstrasse'ye uğrayabilirler. Ehh cebimizde beş kuruş para kalmadı alışveriş yapmaktan diyebilirsiniz, o zaman Limmat nehrinin kanallarının yer aldığı Venedik'teymiş hissi yaratan Schanzengraben'i görmenizi tavsiye ederiz. Mevsim sonbahar olsa da kış tadında yaşandığından çok sakin olan bu bölgenin güzel havalarda görülmesi tavsiye olunur. Kanaldan devam ederek de göl kenarında yer alan Bürkliplatz'a ulaşarak göl manzarası görülebilinir. Tekne turu yapmak isteyenler öncelikle buradan gezilerine başlamalılar.



Zürih gece hayatı için alternatiflerden biri daha önce bahsettiğimiz Niederdorf civarı ise de asıl üne sahip olan bölge merkez istasyonun arkasında yer alan Langstrasse. Demir yolunun  sağında kalan Neugasse ve Langstrasse Zürich gece hayatının göz bebekleri. Ancak yazımızda bahsettiğimiz üzere şehri pazar ve pazartesi günü gezmemiz sebebiyle çoğu mekanın kapalı olduğu gerçeği ile karşılaştık. Ama biz moral bozmadık ve açık olan yerleri bulmak için çetin bir savaş verdik. Bunlardan bazıları Casablanca, bar zinciri Hooters, istasyon içerisinde yer alan Federal, kaliteli kareoke kitlesi ile bizi şaşırtan Acapulco ve daha kültür mabedi tadındaki Riffraff.



Kültür mabedi demişken engin bir modern sanat koleksiyonuna sahip Zurich Modern Sanat müzesi buraya gelindiğinde mutlaka görülmeli. Mimari meraklıları ise Le Corbusier Center'i bir yere not etmeliler. Ünlü mezarlarına ilgi duyanlar ise Fluntern'e gidebilirler ancak şehrin biraz uzağında yer alıyor. Tarihi bir füniküler olan Polybahn ise Taksim-Kabataş hattından daha farklı bir tat arayanlara duyurulur.

Şehre tepeden bakabilmek için: http://www.zuerich.com/en/Visitor/Experience/Attractions/Uetliberg.html
http://en.wikipedia.org/wiki/%C3%9Cetliberg
Zürih'te ikamet eden meşhurlar: http://www.zuerich.com/en/Visitor/Information/facts/famous-zurich-residents.html
Dada sanatı hakkında daha fazla fikre sahip olmak için: http://www.dadart.com/dadaism/dada/021-dada-zurich.html
Zürih hakkında genel bilgi sahibi olmak için: http://wikitravel.org/en/Zurich
http://www.tripadvisor.co.uk/Tourism-g188113-Zurich-Vacations.html
http://www.lonelyplanet.com/switzerland/zurich
Fondünün tadına baktığımız mekan: http://www.hotel-adler.ch/content-n50-sE.html
Niederdorf'ta bir başka pub: http://www.bigbenpubzurich.ch/
Langstrasse'de alternatif bir bar: http://www.longstreetbar.ch/
Pelikanstrasse üzerinde yer alan ama gittiğimizde kapalı olan James Joyce pub: http://www.jamesjoyce.ch/
Uraniastrasse üzerindeki Jules Verne: http://www.jules-verne.ch/e/brasserie-lipp/jules-verne/seite417.html
Uğranılası bir kitapevi: http://www.kunstkiosk.ch/info_01_ueber_uns_en.html



13 Kasım 2012 Salı

HEIDELBERG



Heidelberg, Neckar nehri kenarına kurulmuş Ali Ağaoğlu'nun müdahele edemediği yeşil mi yeşil bir Alman şehri. Bir başka özelliği ise II. Dünya Savaşı'nda bombalanmamış olması. Bu nedenle de 18. ve 19. yy Alman mimarisini yakından görmek için ideal bir şehir. Savaş sırasında bombalanan ve yeniden yapılanmak zorunda kalan çoğu Alman şehrinden farklı olarak Heidelberg orjinalliğini halen korumakta.




Şehrin merkezi yanında tepenizde ihtişamla beliren kalesi de görülmeye değer. Bir füniküler vasıtası ile ulaştığımız Heidelberg Kalesi tüm görkemiyle ayakta ve bize şehre tepeden bakma imkanı tanımakta. Sonbahar vakti ziyaretimiz sebebiyle kırmızıya, sarıya ve yeşile bütünmüş ağaçlar bizi Neckar nehrinin karşı yakasından selamlamakta ve filozoflar yoluna yapacağımız yolculuk için adeta bize davetiye çıkarmakta. Ayrıca kale içerisinde yer alan Deutsches Apotheken Museum'u görmek ise ziyaretimizin bonusu oluyor.
http://en.wikipedia.org/wiki/Heidelberger_Bergbahn
http://www.deutsches-apotheken-museum.de/
http://www.tourism-heidelberg.com/explore/historical_sights/schloss_heidelberg/index_eng.html




Bu arada kaleye şehirden bakmak için en ideal nokta ise Karlsplatz. Fünikülerden indikten sonra karşınıza çıkan Kornmark'tan sağa döndüğünüzde önünüze geniş bir meydan çıkacak. İşte burası aşağıdan kaleyi görmek ve fotoğraflamak için en doğru yer.

Kaleye ziyaretimizin ardından turist infodan aldığımız haritanın bize sunmuş olduğu rotayı takip ederek Marktplatz 'dan devam ederek Universitatsplatz'a ulaştık. Almanya'nın en eski ve köklü üniversitesi olan 1386'da kurulu Heidelberg Üniversitesi bu meydan etrafında konuşlanmış durumda. Üniversite Kütüphanesi ise kitap tutkunları için unutulmaz bir mabed.


Heidelberg'in en canlı caddesi Hauptsrasse. Tüm mağazalar ve kafeler bu cadde üzerinde. Şehrin en ünlü dondurmacısı Schmelzpunk ve en tatlı kafesi olan Moro Cafe bu cadde üzerinde. Irish pub tutkunları da bu caddede yer alan Dubliner'ı ziyaret etmeliler. Yemek yemek için önereceğimiz yegane yer ise Baumtgasse üzzerindeki Schnitzelbank. Son derece sevimli olan bu mekan kibar garsonları ve leziz yemekleri ile gönlümüzü fethetti. Tripadvisor kullanıcılarının da bir numaralı tercihi olduğunu da belirtmek gerek bu arada.



Bir şeyler içmek isteyenler Hauptstrasse ile nehir arasında yer alan diğer bir
paralel cadde olan Unterestrasse'ye uğramalılar. Bu caddenin en ilgi çekici mağazası ise Absinthehouse. Çeklerin bu meşhur içkisine ait her şey burada görülekte. Haspelgasse üzerinde yer alan The Brass Monkey ve Eckstein de mutlaka görülmeli. Buralara kadar gelmişken bir caz kulübüne de gidelim dedik. Ama allahın kulu bir insan göremeyince Cave 54'ten ayrılmak zorunda kaldık. Programına bakaraktan uğramak gerekiyor kanımca.



Unterestrasse üzerinde yer alan diğer mekanlar:
Sadece bir olarak müşterilerine Beck's satan Cihangir kafesi modundaki La Fee:http://www.facebook.com/pages/La-F%C3%A9e-Heidelberg/184857998216769
I-punkt,Gangnam Style bile çalan popüler müzikseverlerin görmesi gereken mekan: http://www.i-punkt-schwetzingen.de/



Peki buralara kadar gelmişken hediyelik ne götürmeliyiz diyenlere en iyi cevabımız ise çikolata. Haspelgasse üzerinde yer alan Chocolateria Yilliy ile Studentenkuss'a uğranmalı ve sevdiklerinize bir Heidelberg hatırası alınmalı.
Bir de Heidelberg'in meşhur köprüsü Alte Brucke önünde fotoğraf çektirilmeli.
http://ww2.heidelberg.de/Altstadt-Information/english/Sektor07/Sektor07_altebruecke.htm



Son olarak sıra geldi Filozoflar yoluna. Philosophenweg, Neckar nehrinin karşı kıyısında yer alan Alte Brucke'yi geçtikten sonra ufak bir patika ile başlayan ancak iyi bir kondisyon gerektiren bir yol. Ciğerine güvenenler güzel bir havada Philosphers Garden'a kadar yürüyebilirler ancak biz yolun sonunu görmeyi başaramadık. Doğa tutkunları ise bu güzel yolculuğu kesinlikle kaçırmamalılar. Farkındaysanız tüm yazı boyunca Heidelberg'in genç nüfusu ve üniversite yaşantısı sebebiyle Eskişehir'e benzediğini belirtmedim. Ancak her Türk'ün yapabileceği yorumu sona sakladım. Heidelberg, Eskişehir'e benzemekte.


Heidelberg turizm rehberi: http://www.tourism-heidelberg.com/
Komşu bir blogdan içmeyi sevenlere tavsiyeler: http://boralv.se/blog/drinker/places.html
Heidelberg tıp fakültesinge geçen Anatomie: http://www.imdb.com/title/tt0187696/




5 Kasım 2012 Pazartesi

STUTTGART


Stuttgart, Almanya'nın en çok endüstrileşen ve dünyaca tanınan markalarına ev sahipliği yapan şehirlerinden birisi. Porsche, Mercedes ve Bosch bu enternasyonal firmalardan sadece birkaçı. Bu sebeple de Stuttgart gezimize öncelikle Porsche ve Mercedes müzeleri sergisi ile başlıyoruz. Kaldığım hostelden aldığımız %25'lik indirim ile S-Bahn ile müzelere doğru yollandık.


Bu arada müzeye varmadan ulaşım hakkında ufak bir bilgi vermek istiyorum. Havalimanına indiğinizde gördüğünüz makinelerden günlük S-Bahn biletleri alabilirsiniz. Ancak ben Mercedes ve Porsche müzelerine de göreceğim diyorsanız 3-4 zoneluk biletin tercih edilmesi gerekmektedir. Zira biz bilmeden 1-2 zone alıp; ilk durakta gelen görevli tarafından indirildik. 

Porsche müzesine kendi ismine haiz meydanda ineceğiniz S-Bahn durağı olan Porscheplatz'da inerek ulaşıyorsunuz. Zaten indiğinde bir bakıyorsunuz, bir tarafta müze, bir tarafta galeri, bir tarafta fabrika. Müze binası ise mimarı yapısı ile son derece ilginç. Müzenin içinde ise tarihsel olarak öncelikle bizi Porsche'nin ürettiği araba motorları karşılıyor. Bir süre sonra ben neden motor üretip, diğer firmalara satıyorum ki; ben de elbet araba tasarlayabilirim diyen Porsche'nin ilk üretimleri çıkıyor karşımıza. Sonra ise kronolojik olarak efsane arabaları görüyoruz sırayla.




Recaizade Mahmut Ekrem'in "Araba Sevdası" romanını kendimize örnek alarak gezimize Mercedes Müze'si ile devam ediyoruz. Porsche müzesine göre daha doyurucu ve tematik bir sergi ile karşı karşıyayız. 8 katlı spiral binanın bir tarafı Mercedes tarihi ve Dünya tarihini aynı potada eritirken diğer bir tarafta da konsept arabalara ilişkin bizi selamlıyor. Mimarı açıdan Porsche'nin yanında biraz zayıf kalsa da binanın ziyaretçilerin daha kolay gezmesi için tasarlandığı çok açık. Ufak bir ayrıntı Mercedes Müzesi'ne gelenler Stuttgart'ın stadyumunu da ziyaret edip, dükkanından alışveriş yapabilirler.


Bu iki müze ziyaretinin ardından şehre dönme vakti geldi çattı. Şehrin merkez istasyonuna inildiğinde karşınıza Königstrasse karşınıza çıkıyor. Alışveriş yapmak isteyenler bu caddeyi takip etmeliler. Schlossplatz'a kadar yürüdüklerinde de sağ kolda karşılarında tarihi bir alışveriş merkezi olan Königsbau, sol kolda ise Schlossplatz çıkıyor. Schlossplatzın yer aldığı kompleks Neues Schloss ve Altes Schloss'e ev sahipliği yapmakta. II. Dünya Savaşı'nda yaşanan bombardımanlar sebebiyle yara alan Stuttgart'ta nadir tarihi yapıları bu meydanda görmek mümkün.


Yeteri kadar modern dünyanın gerçekleri ile karşılaştım ve alışverişimi yaptım diyenler bir sonraki rota olarak Stuttgart'ın modern sanat müzesi olan Staatsgalerie'yi görmeliler. Sağlam bir koleksiyonu sahip müze cidden görülmeyi hak ediyor. Fotoğraf çekiminin müzede yasak olması sebebiyle görsel bir veri sunamasam da müze kataloğundaki isimler yeteri kadar ikna edici.

Stuttgart'ta gece keyifli vakit geçirmek isteyenler Charlottenplatz ve Paulinen strasse arasında civarında takılmalılar. Özellikle kendi birasını üreten ve başarılı bir mutfağı olan Sophies Brauhaus'a uğranılmalı. Güzel yemek arayanlar Charlottenplatz'daki Amadeus'a da uğrayabilirler. Stuttgart'ın en ünlü biralarından Dinkelacker'ın restoranı da uygun bir tercih kanımca ancak burası yüksek yaş ortalaması ile biraz bayık göründü.

Bir şeyler içmek istiyoruz diyenler Irish Pub meraklısıysanız Dubliner ve O'Reilly's'e mutlaka uğramalısınız. Şehir merkezinde yer arayanlar ise Sophie's Brauhaus'dan çıkıp Biddy Early's'e uğramalılar. Keyifle bir şeyler yudumlamak isteyenler ise Kap Tormentoso'ya bir bakmalılar. Kızılkayalarda hamburger atmak gibi içtikten sonra bir şeyler atıştırmak isteyenler ise meşhur Beykebab'da bir döner yemeliler.

Memnun kaldığımız hostelimiz: http://www.inter-hostel.com/
Stuttgart'tan günlük uygun fiyata eyalet arası seyahat etmek isteyenler: http://www.bahn.de/i/view/GBR/en/prices/germany/laender-ticket.shtml
Stuttgart hakkında: http://wikitravel.org/en/Stuttgart
Stuttgart şehir rehberi: http://www.stuttgart.de/en/
Memlekette kaplıcaya gidemedim diyenler: http://www.stuttgart.de/kbb2/menu/187535
Stuttgart'ın da sarayı mevcut, az biraz şehir dışında: http://www.schloss-solitude.de/en/palace-solitude/Home/268301.html
Şehre tepeden bakmak için: http://www.fernsehturmstuttgart.com/en
5. Çayı için: http://www.teehaus-stuttgart.de/