16 Ekim 2012 Salı

BERLIN GRAFFITI / STREET ART


Berlin'de graffiti denince akla bir sürü yer gelir ancak 1990 yılında dünyanın dört bir yanından gelen ressamların toplu olarak hareket etmeleri neticesinde meydana getirdikleri 105 adet eseri barındıran East Side Gallery insanda sanki bir açık hava müzesini geziyormuş hissi veriyor. Ayrıca  Berlin Duvarı'dan günümüze ulaşan en uzun kısım burada yer almakta.


Bu eserler Berlin için simge haline de gelmiş durumda. Duvarlarda yer alan eserlerin bir çoğu hediyelik eşya mağazalarında magnet, kartpostal, bardak vs olarak karşınıza çıkabiliyor. Özellikle Demokratik Alman Başbakanı Honecker ve Sovyetler Birliği Genel Sekreteri Brezhnev'in öpüşmlerini gösteren "My God, Help Me to Survive This Deadly Love" isimli graffiti ve bununla ilintili ürünler Berlin'de çok popüler.




East Side Gallery'den şehrin doğusuna doğru devam edip; Spree Nehri'nden karşıya geçerken karşınıza devasa graffitiler çıkıcak. Oberbaum köprüsü üzerinden karşı kıyıya baktığınızda belki de daha önce bu kadar büyük boyutta bir graffiti olabilir mi diye kendinize soracaksınız.


Schlesisches Tor'a gelirken İstanbul'da Tünel civarında hep gördüğümüz Kripoe'nin eserlerine rastlamak sanki yurt dışında bir ahbabınızla tanışmışsınız hissiyatı yarattı bende. Belki de Kripoe'nin o yumruklarını görünce algıda seçicilikten olsa gerek gözüm o sarı şeyleri yakalamaya odaklandı. Çünkü o bizim Kripoe'mizdi ve onu Alex misali bağrımıza basmıştık.


Schlesisches Tor'dan sağa döndüğünüzde ise Türk mahallesi Kreuzberg'in merkezine doğru gidiyorsunuz demektir. Önceleri Türk göçmenlerin yaşadığı bir semt olan bu yer zamanla Cihangir ve Tarlabaşı arası bir kıvama gelmiş. Sokak sanatının özgün eserlerini ve alternatif mekanları barındıran Kreuzberg, Türklüğünü ise sımsıkı devam ettirmektedir.


Kreuzberg'in ana caddesi Oranienstrasse üzerinde yer alan KJOSK isimli mekan ise çift katlı bir otobüs içerisinde yer alan barı ile hizmet vermekte. Çift katlı otobüs dışında herhangi bir kapalı alan mevcut değil. Aldığınız içecek ile bahçede bulduğunuz yere konuşlanıyor ve duvarlarda yer alan graffitilere bakmadan edemiyorsunuz. Ufak bir ayrıntı, özgür bir mekan olduğu için aldığınız bira bardağı için artı bir ücret kesiliyor, geri getirildiğinde para iadesi gerçekleşiyor.


Hep nehrin güney kısmından bahsettik, ancak Mitte bölgesinin de graffiti konusunda altta kalır yanı yok. Özellikle Hackescher Markt civarında yer alan Höfe - avlularda - bir çok graffiti görülmekte. Her bir avluda yer alan barlarda içkinizi yudumlarken duvarları inceleme fırsatı bulabilirsiniz.


Hackescher Mark'tan çıkıp Oranienburger Strasse'ye doğru devam ederseniz sol tarafta şimdi artık kapanan Tacheles'i görebilirsiniz. Daha önceki yazımızda Tacheles hakkında bilgi bulabilirsiniz. Bu caddeyi bitirdiğinizde Oranienburger Tor'a gelmiş oluyor ve aşağıda yer alan graffitileri görüyorsunuz.


Kentin asıl kalbi Mitte. Prenzlaur Berg'den Checkpoint Charlie'ye kadar olan duvarın doğusunda yer bu bölge Berlin'in en merkezi ilçesi. Mitte'de gözüme çarpan çeşitli graffitiler ise aşağıda yer almakta.


Meşhur Kreuzberg Merkezi'nin yer aldığı Kottbusser Tor'da o meşhur tabelaya rastlayamadık ama onun yerine Almanya'ya göçün 50. yılı sebebiyle gerçekleşen etkinlik ile karşılaştık.


East Side Gallery'de yer alan eserler için: http://www.dailysoft.com/berlinwall/photographs/eastsidegallery.htm
Kripoe'nin resmi internet sayfası için: http://www.stopmakingsense.de/StopMakingSense/Stop_Making_Sense_-_Mischa_Leinkauf_-_Matthias_Wermke.html
Schlesisches Tor civarı bulunan mekanlar için:http://www.guardian.co.uk/travel/2008/oct/11/berlin-germany
Coşkun Aral'ın İZTV'de yer alan belgeseli için: http://www.iztv.com.tr/program.aspx?id=1589

14 Ekim 2012 Pazar

POTSDAM BERLIN GİTTİN GELDİN


Kulağımızda Beirut'un Brandenburg şarkısı eşliğinde Potsdam'a doğru yola koyulduk. Büyük Friedrich'in yazlık sarayı olan Park Sanssouci'yi barındıran Potsdam, Berlin'e komşu olmakla birlikte; Brandenburg eyaletinin başkentidir. Potsdam hakkındaki bu ufak bilgilendirmenin ardından Park Sanssouci'yi gezmeye başlıyoruz.
http://www.potsdam-park-sanssouci.de/



Avrupa'nın en görkemli saray komplekslerinden biri olan Park Sanssouci her ne kadar tek bir güne sığdırılamayacak ise de ücretli olan sarayları es geçmek suretiyle pekala da hızlıca gezilebilinir. Saraya adını veren kelime Fransızca olup "Umursamaz" anlamına gelmesi sebebiyle ben de sadece dışarıdan görmek suretiyle umursamadan geçtim diyebilirim. 


Kendinizi dönem filminde hissi yaratan bu park yüksek ağaçları, havuzları ve bahçeleri ile de gözümüzü doyurmakta.Yeşile doymak için ideal olan bu mekanı fırsat bulunduğu takdirde güzel bir havada gezmek daha   iç açıcı olacaktır. Kasvetli ve yağmurlu bir günde çok iç açıcı olmayacağı kanaatindeyim.


Her ne kadar ben göremesem de tarih meraklıları meşhur Potsdam Konferansı'nın düzenlendiği Neuer Garten içerisinde yer alan Cecilienhof'u da ziyaret etmeliler. Churchill, Stalin ve Truman'ın büyük kararlar aldığı bu toplantı dünya tarihi açısından büyük öneme sahip. Potsdam'ın bir diğer ilgi çekici yeri ise Filmpark Babelsberg. Almanya'nın ilk filmlerinin çekildiği bu stüdyo Alman Ekspresyonist sinemasına ilgi duyanlar için son derece önemli bir mabed.
http://en.wikipedia.org/wiki/Cecilienhofhttp://www.filmpark-babelsberg.de/index.php/start-117.html



Potsdam için bu kadar yeter diyerek gezimizin merkezi Berlin'e geri dönüyoruz. İlk Çağlardan başlayarak günümüze kadar Germen tarihini önümüze seren Deutsches Historisches Museum gez gez bitmiyor. Çalkantılı Alman tarihini yakından tanımak isteyenler bu müzeyi mutlaka görmeliler. Viyana kuşatmasından alınan ganimetler de  Türkler için ufak bir sürpriz. Weimer Cumhuriyeti, Nazi rejimi ve Demokratik Almanya gibi yakın tarihe damga vuran dönemler de başarılı görsel öğeler ile ziyaretçilere anlatılmakta.







Almanların Nazi dönemi yaşanan vahşetle yüzleştikleri ve özeleştiri yaptıkları bir diğer mekan ise Topography of Terror. Checkpoint Charlie yakınlarında yer alan bu sergi Hitler rejiminin ne şekilde doğdunu, büyüdüğünü ve gerçekleştirdiği tasfiye sürecini çarpıcı fotoğraflarla anlatmakta. Ayrıca Hitler rejiminin idari merkezleri de maketler aracılığı ile karşımıza sunulmakta. 

http://en.wikipedia.org/wiki/Topography_of_Terror


Berlin'in bombalanması sebebiyle bu yapıların hiçbiri şu an ayakta değil. Bu durumun tek istisnasını ise Berlin Hava Kuvvetleri binası. II. Dünya Savaşı sırasında bir centilmenlik anlaşması yapılmış ve taraflar hava kuvvetleri karargahlarını bombalamama kararı alınmış. İşte bu sebeple Hitler rejimine dai ayakta kalan tek yapı bu olup; şu an Vergi İdaresi Başkanlığı olarak hizmet vermekte.
http://www.berlin.de/orte/sehenswuerdigkeiten/bundesfinanzministerium/



Topography of Terror anma sergisi için: http://www.berlin.de/mauer/orte/topographie_des_terrors/index.en.php
Berlin park ve bahçelerinin tümünü görmek için: http://www.spsg.de/media/de/SPSG_Infoflyer-en.pdf
Alman Tarihi Müzesi: http://en.wikipedia.org/wiki/Deutsches_Historisches_Museum
Alman Dışavurumculuğu: http://tr.wikipedia.org/wiki/Alman_D%C4%B1%C5%9Favurumculu%C4%9Fu
Potsdam Konferansı: http://history.state.gov/milestones/1937-1945/PotsdamConf
Neuer Garden: http://www.berlin.de/special/reise/brandenburg/1161185-1098592-potsdamdurchdenneuengartentour.html
Cecilienhof: http://www.potsdam.de/cms/beitrag/10001021/34080/


6 Ekim 2012 Cumartesi

BERLIN GOES ON

Berlin demek Alexanderplatz demektir. Kentin nabzının attığı yerdir. Alfred Döblin'in kaleme aldığı "Berin Alexanderplatz" romanının çıkış kaynağıdır. Ünlü Alman yönetmen Rainer Werner Fassbinder de bu romanı peliküle aktararak 14 bölümlük bir şaheser ortaya çıkarmıştır.



Taksim meydanı ne ise Alexanderplatz işte odur. Ayrıca Berlin'in simgesi haline gelen Doğu Alman Hükümeti'nin imzası niteliğini taşıyan Fernsehturm da buradadır. Doğu Alman rejiminin donukluğu ve sosyalist mimarinin etkisi rahatça bu yapıda görülmektedir. Rejim her ne kadar bu yapının inşası ile gurur duyarak Federal Almanya'ya meydan okusa da, yapının yaratım sürecinde İsveçli mimarların yer alması Demokratik Almanya açısından bir çelişki yaratmaktadır. Ayrıca bu televizyon kulesine çıkılarak Berlin'e tepeden bakılabilindiğini eklemek isterim.



Bu koca yapının gölgesinde kalan Marienkirche ise sahip olduğu salon tasarımı ve dekoratif öğeler ile görülmeyi hak etmektedir. Buradan çıkıp kafanızı sola çevirdiğinizde ise karşınıza dev Kızıl Belediye Sarayı çıkar. Spree nehrine doğru devam ettiğinizde ise sizi geniş bir park karşılar. Parkın girişinde yer alan Neptün Çeşmesi Almanya'da yer alan dört büyük nehri simgeler. Çeşmeden devam ettiğinizde ise Marx-Engels Forum'a girmiş oluyorsunuz. Marx'ı otururken, Engels'i ayakta gösteren bir heykele de sahip olan park Müzeler Adası'nda yorulduktan sonra dinlenmek için çok ideal.





Müzeler Adası - Museumsinsel - bir çok müzeyi içerisinde barındıran bir müzeler kompleksi. Türk olmam sebebiyle Dünya'nın 7 Harika'larından biri olan Bergama Sunağı'na ev sahipliği yapan Pergamonmuseum bu bölgedeki tek müze tercihim oldu. Demir yolu inşa etme niyetiyle Osmanlı İmparatorluğu'na gelen Almanların bu topraklardan neler götürdüğü bu müzede yer alan eserler ile çok açık görülmekte. Ufak bir ayrıntı bu müze Türkçe dinleme aygıtına sahip, almadan geçmeyin.





Müzeler adasındaki tek yolculuğun ardından Berlin'in diğer bir acılı geçmişini yansıtan yapısına doğru yola çıktım. Yola çıktım diyorum çünkü önce S-Bahn, ardından 5 nolu tramvay hattı ve 5 dakikalık bir yolculuk sonunda Gedenkstätte Hohenschönhausen'e varabiliyorum. "Das Leben Der Anderen'de" gördüğümüz Stasi ajanlarının insanları nasıl sorguladığını, suçlananların hangi koşullarda yaşam mücadelelerini sürdürdüğünü ve Doğu Alman rejiminin baskıcı yapısını canlı gözle görmek adına çok önemli bir yapı. Ancak ufak bir bilgilendirme, bu anıt rehberler eşliğinde geziliyor ve sadece çarşamba ve cumartesileri 14:30'da ingilizce turlar yapılmakta.





Her ne kadar Stasiler ve Doğu Alman rejimi geçmişi nedeniyle kötü anılsa da Ostalgie gibi bir kavramın doğmasına sebep oluyor. Spree nehri kıyısında yer alan DDR müzesi de bu akımın etkisiyle kurulmuşa benziyor. "Goodbye Lenin" filmindeki oğlanın, annesi için yapmış olduğu çabaların tümü bu müzede rahatlıkla görülmekte. DDR müzesinin ardından da Berlin'in karakteristik trafik lambalarına ilişkin hediyelik eşyalarının yer aldığı Ampelmann'a uğranılmalı.



Berlin Alexanderplatz kitabı için:http://www.idefix.com/Kitap/tanim.asp?sid=LCD0W86S2A7A8PIC8KIL&searchstring=alfred%20d%F6blin
Berlin Alexanderplatz dizi için: http://www.amazon.com/Berlin-Alexanderplatz-The-Criterion-Collection/dp/B000VARC2S/ref=sr_1_1?ie=UTF8&qid=1349541186&sr=8-1&keywords=berlin+alexanderplatz+criterion
Fernsehtrum için: http://www.tv-turm.de/en/
Kızıl Belediye Sarayı: http://www.berlin.de/orte/sehenswuerdigkeiten/rotes-rathaus/index.en.php
Marx-Engels Forumu: http://en.wikipedia.org/wiki/Marx-Engels_Forum
Müzeler adası için: http://www.berlin.de/orte/sehenswuerdigkeiten/museumsinsel/index.en.php
Berlin Hohenschönhausen Memorial:http://en.wikipedia.org/wiki/Berlin-Hohensch%C3%B6nhausen_Memorial
http://www.berlin.de/orte/museum/gedenkstaette-berlin-hohenschoenhausen/index.en.php?lang=en
Ampelmannchenhttp://en.wikipedia.org/wiki/Ampelm%C3%A4nnchen