9 Ağustos 2012 Perşembe

PLITVICE


Split'ten kalkan ilk otobüs ile Plitvice yollarına koyulduk. Bavulları yerleştiren, otobüs içerisinde biletsiz yolculara bilet kesen ve üstüne de aracı kullanan multi-fonksiyonel şoförümüzün emeği takdire şayandı; fakat bagaja bavul koymaktan ücret alması içimi burkmadı değil. Bu sebeple de Bayan Pek Yer'in ufak mavi çantası 5 saatlik yolculuğunu bizimle tamamladı. 


Otobüs konusunda yolculuğumuzun başından beri şanssızdık ancak bu sefer seyahatin uzun sürecek olması otobüsün kalitesini arttırmıştı. Bavul için ücret ödenmesi sebebiyle her yerimizden çantalar sarkmaktaydı. Yolculuğun bitmesine yarım saat kala şoförlerimizin mola vermesi de bizi iyice şaşırttı. Artık Plitvice'ye vardığımızı düşünürken iki ayının kafeslenmiş olduğu 80'lerden kalma bir tesiste mola vermek durumunda kaldık. 08:30'da başlayan yolculuğumuz da bu sebeple 13:30'da noktalanmıştı.

Otobüsün bizi bıraktığı ana yoldan sırtımızda çantalarla parkın girişine doğru yollandık. Bir yandan bavulları nereye bırakacağımızı düşüne duralım biz yokuş aşağı iniyorduk. Parkın gişesine geldiğimizde akşam Zagreb'e dönüş otobüsünün 17:45'te olduğunu (Park 20:00'da kapanmakta) ve bavulları da yukarıda yer alan otellerin kasalarına bırakacağımızı öğrenmenin hüsranını yaşadık ve geldiğimiz yolu geri yürüdük.

Bu arada eklemeden geçemeyeceğim. Artık öğrencisi olmasam da sakladığım üniversite pasosunun avantajlarından Hırvatistan'ın her yerinde yararlandım. Gezdiğimiz tüm müzelerde, doğal parklarda ve bazı yolculuklarda öğrenci indirimi sağlamakla kalmadım, otelin lockerinda bile bavulumuzu bırakırken "ama ben öğrenciyim" diyerek tatil bütçesine katkı sağladım.


Bavulumuzu bırakıp parkın kapısına geldiğimizde saatlerimiz 14:00'ü gösteriyordu ve gezecek sadece 3.5 saatimiz vardı. Bayan Pek Yer ile eldeki süreye bakarak parkın batı kısmını gezmeye karar verdik. Doğu kısmının yer aldığı rotalar 5-6 saat sürdüğü için bu şekilde bir  karar almak durumunda kaldık. Şu an tarif edemeyeceğim ama aşağıda linkini verdiğim araçlarla göllerin en üst rakımına tırmandık.


Krka'dakine benzer tahta patikalar ve toprak yollar ile şelalelerin, göllerin, sazlıkların arasından Plitvice'nin doğal güzelliklerini yakından görme imkanını bulduk. Güzel panoramaya sahip olan yerlerde bankların bulunması da manzara eşliğinde dinlenme olanağı tanıyordu. 


Krka'da yoğun doğa güzelliğine maruz kalan Bayan Pek Yer, Plitvice'de aşırı yüklenme sebebiyle bir süre arıza verdi. Ancak kendisi haksız sayılmazdı. Şayet ben Peter Jackson olsaydım Yüzüklerin Efendisi'ni çok net burada çekerdim. Fakat hep Plitvice'yi övdük burada Krka'nın hakkını Krka'ya verelim. Plitvice'de nehre, göle girmek, suya temas etmek ve bir sürü şey yasak. Bu sebeple de Bayan Pek Yer ara ara, gizli gizli elini kolunu nehrin serin sularına sokmadı değil. Dilini, huyunu bilmediğimiz ülkede beni büyük risk altına sokan Bayan Pek Yer'i de bu blog aracılığı ile kınıyorum.





2-3 saat süre biçilen turumuzu biz 2.5 saatlik bir sürede tamamlayınca bir bira ile kendimizi ödüllendirmeye karar verdik. Malum sırtımızda bavullarla bir yokuş bizi beklemekteydi. Bir süre dinlendikten sonra otele gidip bavulumuzu aldık, otelin souvenir dükkanından da alışveriş yapmayı eksik etmedik. Oradan da vakitlice durağımıza doğru yola koyulduk.



İngilizce bilmeyen tam gaz araç kullanan otobüs şoförümüz eşliğinde Slunj ve Karlovac üzerinden 20:00 gibi Zagreb terminale vardık.
Plitvice resmi sitesi: http://www.np-plitvicka-jezera.hr/en/
Plitvice'de konaklama için parka en yakın oteller tercih edilmeli, Hotel Plitvice, Hotel Jezero, Hotel Bellevue.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder