21 Temmuz 2014 Pazartesi

MOLYVOS (MITYHMNA) - MYTILENE


Cunda'nın büyük önemi vardır hayatımızda, orada tanıştık biz Bayan Pek Yer ile ve Cunda sokaklarında evlendik. Yıllardır Cunda'ya gelip gideriz, bir kez denk gelmemiştir vizelerimiz ki Midilli'ye geçelim, o birbirinden güzel bakir plajlarında yüzelim, meyhanelerinde güneşi batıralım, birbirinden güzel deniz mahsüllerini, saganakilerini, uzolarını tadalım. 



Sonunda geçen yaz ilk kez hem vizemiz vardı hem de Cunda'da idik. Sabah 09:00 ve akşam 19:00'da olmak üzere günde 2 sefer feribot kalkıyor Midilli'ye. Ayvalıktan kalkan Jale tur veya Turyol ile Midilli adasının ana kasabası olan Mitillini'ye yaklaşık 2 saatte ulaşmak mümkün. Güzel bir deniz yolculuğu geçirdik ve hatta feribotta Sloven bir kız ile tanışıp, ona 2014 yazı için yapmayı planladığımız Piran ve Istra yarımadası seyahatimizden bahsederken yolun nasıl bittiğini anlamadık bile. Sıra gümrüğe gelince fazla vakit kaybetmek istemiyorsanız biraz hızlı davranın ki kuyruğun sonlarına kalmayın ;)



Bayan Pek Yer ile ilk Midilli seyahatimizde adanın en popüler beldesi olan Molyvos'u görecektik. Ancak ilk durağımız akşam feribotu ile saat 21:00'da ulaştığımız Mitillini oldu. Karnımız zil çaldığından soluğu ilk iş olarak bavulları bırakmak üzere Orfeos Hotel'de aldık. Limana çok yakın, temiz, fiyatı da öldürmüyor.




Akşam vakti varmamız sebebiyle kasabanın tarihi yerlerini gezme imkanı bulamadık ama Ermou caddesini turlayarak kasaba hakkında bir fikir sahibi olduk. Kaldı ki tripadvisor'ın önerdiği restoranların bir çoğu da bu cadde üzerinde. Bayan Pek Yer ile gittiğimiz Ermis gayet tatmin edici idi ama Kalnterimi ve Dolce Vita arasından da bir tercih yapabilirsiniz. Yemeğin ardından tatlı isteyenlere ise önerimiz Dodoni'de dondurma yemek olacaktır. Kahvaltı etmek isteyenler ise Maskwtitsa'da karınlarını doyurabilirler.

Ermis facebook sayfası: https://www.facebook.com/ErmisMytilini







Bizim Markiz Pastanesi'ni andıran Mitillini'nin klasik kafesi Panellinion 19. yüzyıldan kalmış gibi duruyor. Yunanların klasiği frappenin tadına belki burada varabilirsiniz.


http://www.tripadvisor.com.tr/Restaurant_Review-g189479-d2663453-Reviews-Panellinion-Lesbos_Northeast_Aegean_Islands.html

Sabah ilk otobüs ile Molyvos'a hareket ediyoruz. 09:00'da hareket eden otobüs yol üzerinde yer alan Kalloni ve Petra kasabalarına uğradıktan sonra yakaşık 1,5 saat sonra Molyvos'a ulaşıyor. Dolanbaçlı dağ yolları sebebiyle çok da uzak olmayan bu iki kasaba arası yolculuk, yolda oluşacak konvoylar neticesinde uzama ihtimali taşıyor aman dikkat, öyle ki feribot saati kaçırtır.

Otobüs tarifesi: http://www.lesvosisland.com/Bus+schedule+Mitilini/608/default.ecms



Otobüsün bizi bıraktığı noktada bulunan turist infodan hem haritamızı alıyoruz hem de otelimizin yerini öğreniyoruz. Schoolmistress with the Golden Eyes'a ulaşmak için Molyvos'un çarşısı içinden geçen yokuşu tırmanmamız gerekti. Böylece de Molyvos'un eşek terleten sokakları ile de yüzleşiyoruz. Hem düz ayak otel tercih edenler hem de Midilli mimarisini arayanlar eski bir zeytinyağı fabrikasından dönüştürülen Olive Press'te konaklayabilirler. Ancak yüksek sezonda elinizi çabuk tutmanız önerilir, misal Bay Gezer biraz geç kaldı. Ayrıca Hotel Molvos I ve II sahilde bulunmakta.


Otel ana sayfası: http://www.mythical-mithymna.pagehotel.info/
Olive Press ana sayfası: http://www.olivepress-hotel.com/
Hotel Molyvos I-II: http://www.molyvos-hotels.com/


Siesta öncesi ilk iş kasabayı gezmeye başlıyoruz. Molyvos kalesine çıkan ara sokaklar öyle muhteşem ki yokuşuna bakmıyorsunuz bile. Kaleye çıkınca da tüm Molyvos'un ayaklarınızın altında olduğunu görüyorsunuz. Dönüş yolunda da farklı sokaklardan dolanarak bir şekilde çarşıya ulaşıyoruz. Ara sokaklara girin, güzel manzara açılarına ve tatlı dar sokaklara çıkıyorsunuz. Çarşı üzerinde denizden çıkan tahtalardan ve envai çeşit malzemeden gemi yapan dükkan, Molyvos'tan orjinal bir hatıra almak için bire bir. 



Ayrıca çarşıda el yapımı seramik atölyeleri bulunmakta. Onlardan biri Maro Kritikou'ya ait. Nar şeklinde bir magnet alınıp, buzdolabının yolunu tutuyor. Bir diğeri olan Ergastrio Seramik'ten ufak bir duvar süsü ve şipşirin ufak boy kartpostallar alınıyor. Çocuk mağazası Zoom'dan ise duvarı için ufak bir tekne küçük Kuzgun'u bekliyor. Ayrıca seramik dışında deri eşya, zeytinyağı,reçel, domates, patlıcan konserveleri, sabun, sandalet satan mağazalar da ilginizi çekebilir.




Yeme içme konusunda Molyvos'ta bir çok alternatif var. Biz Bayan Pek Yer ile sahildeki hayhuydan uzak Kyriakou meydanında bulunan ağaç altı Tropicana'yı tercih ediyoruz. Gelen yemekler ile doğru karar verdiğimizi anlıyoruz. Patlıcan yatağında saganaki, sahanda beyaz peynir, zeytin ve şarapla marine edilmiş ahtapot, karides, kerevit ve çupra, yerel uzolar eşliğinde afiyetle yendi. Böyle lezzetli deniz mahsullerini bu kadar ucuza yemekse muhteşem bir şey. Üstelik bir de yalnızca orta yaş üstü kadınların bulunduğu arka masanın, gecenin ilerleyen saatlerinde coşup, Yunan şarkıları söylemesi de cabası.


Meydanda ayrıca bize fiyatları biraz yüksek gelse de orjinal ürünler saten hoş bir takı dükkanı da var

http://www.unique-molivos.com/tropicana-restaurant.htm


Molyvos çarşı bitimi uzun ince bir yol ile sahil restoranlarının bulunduğu liman bölümüne bağlanıyor. 
Restoran için sahili tercih etmek isteyenler ise Kısmet, Octapus veya Captain's Table'da şanslarını deneyebilirler. Ayrıca aracı olanlar, kasabanın biraz dışında olan Vafios'a da gidebilirler. Karnımız tok olduğu için restoraları pas geçerek, dalgakırana giderken sağda bulunan barın kokteyleri ile demleniyoruz. Ayvalık'ta bir türlü buluşamadığımız Işık ile karşılaşınca bu kez gündüz gözümüze kestirdiğimiz Manta'da birer Alfa içiyoruz. Yokuşun hemen başında bulunan Manta geceyi noktalamak için ideal. 



http://www.tripadvisor.com.tr/Restaurants-g1191013-Molyvos_Lesbos_Northeast_Aegean_Islands.html 

http://www.taverna-vafios.gr/



Deniz faslına gelirsek, zeytinyağı fabrikasından biraz uzaklaştığınız takdirde harika bir deniz ile karşılaşacaksınız. Tesislerin bulunmadığı bu alanda Bayan Pek Yer ile özgürce yüzerken Molyvos kalesine selam duruyoruz. Çevrede bulunan plajları saymak gerekirse, Petra, Anaxos, Eftalou, Skala Skamineas görülmesi gerekenler arasında. Cunda ile karşılıklı adalar olmasına karşın Midilli'nin bu kadar bakir ve temiz olmasına hayran kaldık kalmasına ama içimiz de cız etmedi değil. 

http://www.greeka.com/eastern_aegean/lesvos/lesvos-beaches-3.htm




Mitillini'ye dönüşümüzde bir çok graffitiye rastlıyoruz. Pop art  tadındaki stencilda  adanın meşhur ressamı Theophilos Hatzimihail olduğunu dönüşte öğreniyoruz.
Adaya çok emek harcayan ve eserlerini bağışlayan bu ressamın eserleri Varia'daki evi olan Theofilos Müzesi'nde görülebilir.

http://en.wikipedia.org/wiki/Theophilos_Hatzimihail

20 Temmuz 2014 Pazar

PORTOFINO - CAMOGLI - LEVANTO - SESTRI LEVANTE


Her ne kadar Bayan Pek Yer ile Cinque Terre'yi gezmek için yola koyulmuş isek de, İtalyan Riviera'sının görmeye değer şirin kasabaları da rotamızın içinde yer aldı.
Adına şarkılar yapılmış Portofino'yu tabi ki görmeden olmazdı, biz de ilk sıraya onu koyduk. Cenova'ya indiğimiz gibi ilk iş Brignole İstasyon'undan Santa Margherita Ligure trenine atladık. Tren yolu ile bu şarkılara konu kasabaya ulaşım olmadığından öncelikle Santa Margherita Ligure'ye gitmemiz gerekti. Vardığımızda istasyondan şehir merkezine 5 dakikalık  yokuş aşağı bir yürüyüş ile ulaştık. Deniz kıyısındaki otobüs durağından Portofino bileti almanız mümkün. Otobüs saatine kadar ufak bir yürüyüş yapma imkanımız oldu. İsterseniz Santa Margherita Ligure'nin merkezdeki plajında da serinleyebilirsiniz.



15-20 dakikalık bir yolculuğun sonunda Portofino'ya ulaştık. İtiraf etmek gerekir ki son derece büyüleyici bir yer olan Portofino'da insanın gerçeklik algısı yıkılıyor, Portofino resmen bir film seti gibi. Bu büyüleyici yeri daha iyi görmek için ise en uygun yer kalesi Castello Brown'a tırmanmak. Ufak da olsa içinde bir müzeyi barındıran kaleden manzara müthiş. Bu arada eklemek gerekir ki, her ne kadar Portofino'da denize girme imkanı bulunmuyor ise de; yol üzerinde yer alan Hotel Paraggi'nin plajı son derece davetkar görünüyor.



CAMOGLI



Santa Margherita Ligure'den 5 dakikalık bir tren yolculuğu ile balıkçı kasabası Camogli'ye varıyoruz. Kasabanın bir yarısı balıkçı hüviyetini korurken diğer yarısında yer alan Golfo Paradiso'da (Cennet Koyu) sayfiye hayatı yaşanmakta. 


Ancak balıkçı kasabası dediysek bu sadece görünümden ibaret değil, Camogli'de her sene yapılan balık festivali Sagra Del Pesce'de büyük tavalarda balıklar kızartılmakta. Başından sonsuzmuş hissi uyandıran dik merdivenlerinden inerek sahiline ulaşıyoruz. Sahillde çarşısını ve tatlı bir kitapçıyı gezip Camogli'yi geride bırakıyoruz. Biz denizine girmedik ancak oldukça büyük bir plajı da var, önerilir.







LEVANTO


Cinque Terre'yi yalayıp yuttuktan sonra geri kalan yakın köyleri keşfe devam ediyoruz. İlk durağımız Monterosso al Mare'nin komşusu Levanto. İstasyondan 20 dakikalık sevimsiz bir yürüyüşün ardından denize ulaşıyoruz. Levanto tam bir Bayramoğlu-Erdek. Her yer yazlıkçı ve emekli amca teyze dolu. Buranın en önemli özelliği upuzun plajı olması. Cinque Terre'nin birbirinden orjinal köylerinin yanında Levanto malesef pek bir sönük kalmakta, uğramazsanız bir şey kaybetmezsiniz. Bu nedenle de biz de daha fazla vakit kaybetmeden Sestri Levante'ye geçiyoruz. 

Ben yine de Levanto'da vakit geçircem diyenlere: http://www.cinqueterreonline.com/levanto.htm

SESTRI LEVANTE


Sestri Levante belki de Portofino ile Cinque Terre arasında görüp göreceğimiz en sevimli kasaba. Bir buruna kurulu olan Sestri Levante'nin her iki tarafında çok güzel iki plaj bulunmakta. Baia del Silenzio ile Baia della Favole denize girmek için ideal. Özellikle Baia del Silenzio'nun arkasındaki Sestri Levante dokusu görülmeye değer. Ancak şehrin bir diğer görülmesi gereken yeri canlı mı canlı çarşısı ve çarşının ana damarını oluşturan XXV Aprile Caddesi. Son derece hoş bina ve mağazalardan oluşan bu cadde de siesta zamanı dışında mutlaka görülmeli.

Sestri Levante hakkında: http://www.sestri-levante.net/en


Cenova ve Cinque Terre arasında bizim göremediğimiz ancak tavsiye edilen iki kasaba daha bulunmakta. Bir tanesi Portofino'da pahalı bir konaklama geçirmek istemeyenler için ideal olan Rapallo. Diğeri de kemerli sokakları ile cezbedici görülen Chiavari  iyi bir alternatif olabilir.


9 Temmuz 2014 Çarşamba

MONTEROSSO AL MARE



Monterosso Al Mare'yi tüm köylerden ayıran en büyük özellik, uzun bir plaja sahip olması. Bu nedenledir ki plajları pek rağbet görmekte. Cıvıl cıvıl, eğlenen bir sürü insan ve rengine bakmaya doyamadığınız muhteşem bir denizde yüzmek ayrı bir deneyimdi. Hele de Temmuz sıcağında kendinizi böyle bir suya bırakmak...




Diğer dört köyü tek bir güne sığdırıp araya Manorola'da deniz banyosu sıkıştırırken, burada tüm bir günü Monterosso Al Mare'nin denizine ve kumuna ayırıyoruz. Plajda yer alan şezlong ve şemsiyelere para vermek suretiyle veya halk plajında ücretsiz olarak denize girmek mümkün. Güneşten bunaldığımızda imdadımıza Birra Moretti yetişiyor. Üstelik acıktığınızda atıştırmalık Snack Barlar da var. Biz baharatlı patatese bayıldık mesela.
Bu arada bizim plajlarımızda nasıl mısırcı, midyeci dolaşıyorsa, Monterosso Al Mare'de de hindistan cevizciler dolaşmakta. 1 € karşılığında serin bir hindistan cevizi kabuğu ile ağzınızda hoş bir tad bırakabilirsiniz. Plajın en tuhaf tarafı ise yöresel desenli kilimler satan seyyar satıcıları idi. 




Köyün bir diğer özelliği ise düz ayak oluşu. Bir gün evvel basamaklar, yokuşlar, dereler, tepeler demeden bacaklara kuvvet köyleri tepeden görmekle uğraşırken, burada sonunda rahat bir nefes aldık. Cidden, bir gün önce #direnciğer ve #direndalak derken, Monterosso Al Mare'nin düz sokakları Bayan Pek Yer'e cennetten bir köşe gibi göründü.


Köy aslında iki farklı alandan oluşuyor. Geniş plajın yer aldığı yeni şehir ve bir tünel ile ulaşılan eski şehir. Eski şehire adım attığınızda ince uzun bir sokağın başında saat kulesi ile karşılaşıyorsunuz. Sokaklar diğer 4 köy gibi restoran ve souvenirlerle dolu. Saat kulesinin de bulunduğu Via Vittorio Emanuele 9 numarada çok orjinal hediyelik eşyalar satan bir dükkan ile karşılaşacaksınız. Çin malı ürünlerden sıkılanlar ve bölgeyi hatırlatacak el yapımı hediyelik eşyalardan hoşlananlar için bu dükkan bir mabed. Bayan Pek Yer'i dükkandan alamadım, öyle söyleyeyim. Çömlek atölyesi de olan bu tatlı hediyeliklerin hepsi bir birinden orjinal. Öyle ki minnacık dükkanda ne tarafa bakacağınızı şaşırıyorsunuz. 

2 dükkan ilerideki Fabbrica D'arte'de de yine hoş ve zevkli hediyelik eşyalar bulabilirsiniz. Bu iki dükkan dışında da bir çok güzel mekan Bayan Pek Yer gibi küçük obje tutkunlarını bekliyor.

https://www.facebook.com/fabbricadartemonterosso



  
     




Köyde diğer köylerde denk gelmediğimiz tarzda kiliselere denk geldik. Yatay çizgileri olan bu sempatik kiliseler köye ayrı bir hava katıyordu. Pijamalı kiliseleri biz çok sevdik 







Yemek konusunda Bayan Pek Yer ile ince eleyip sık dokuduk. Öncelikle restoran konusunda danıştığımız tripadvisor'ın önerdiği Ristorante Miky şansını köyün yeni kısmında yer alması sebebiyle kaybetti. Yandaki fotografta gördüğünüz Enoteca de Eliseo ise çok şirin ve sempatik bir mekan olmasına rağmen menüsü sebebiyle bizi kapısından çevirdi. Bu sevimli mekan şarap içmek ve yanında aperatif bir şeyler atıştırmak için ideal ancak karın doyurmak için bize uzak. Ristorante via Venti hem tripadvisor'ın hem de alışveriş yaptığımız şarapevinin sahibesinin önerisi olmasına rağmen belki de masa örtüleri ile bizi kendinden soğuttu. La Cantine de Pescatore de tripadvisor tavsiyeleri arasında idi.


Sonuçta biz Bayan Pek Yer'in içgüdülerine güvenerek soluğu Trattoria Ciak'ta aldık. Bebe ahtapot ve jumbo karides ile kendimizden geçtik. Üstüne de artık nasıl daldıysak fotografını çekmeyi unuttuğumuz ızgara Çupra ise afiyetle yendi. Böylece Bayan Pek Yer'in deniz mahsullerine olan tutkusuna Monterosso al Mare'de de yeni lezzetler katmış olduk. Ciak her ne kadar nezih görünümü ile tedirgin etse de fiyatlar oldukça makul. Servis hızlı, garsonlar İngilizce bilmemelerine karşın sıcak kanlı. Unutmayın, dışarıda oturmak için önceden rezervasyon yapmanızda fayda var ;)
http://www.ristoranteciak.net/





Yemek sonrası Monterosso al Mare sokaklarında dolaşırken ateş ile gösteri yapan bir sanatçıya denk geliyoruz. Yetmiyor, Vernezza'ya döndüğümüzde tekrar karşılaşıyoruz, aynı gecede 2 dans gösterisi ;)  
Dönüş yolunda Bayan Pek Yer istasyona gitmek için tüneli kullanırken ben de yolu biraz uzatmak pahasına köyü yukarıdan görebilmek için yaya yolunu kullanıyorum. Bu yol aynı zamanda kaleye de çıkıyor. Yol üstünde tripadvisordaki L'ancora della Tortuga ile karşılaşıyorum. Yemeklerini bilemeyeceğim ama köye tepeden bakmak için ideal bir mekan. 




Cinque Terre'nin beş köyünden her ne kadar bahsetmiş isek de bir de buranın bir üvey kardeşi var, Portovenere. Diğer köylerin yakınlığı Portovenere için söz konusu olmasa da bot turu ile en azından burayı ziyaret etme imkanı bulunmakta. Ayrıca buralara kadar gelmişken yanımızda ne götürebiliriz diyenler için şarap, zeytinyağı, limon, limoncino ve el yapımı seramikler alışveriş için birebir. 

http://www.cinqueterre.eu.com/en/boat-excursions
http://cinqueterre-travel.com/getting_around/boat/

Turist tavsiyeleri: http://www.virtualtourist.com/travel/Europe/Italy/Liguria/Monterosso_al_Mare-147660/TravelGuide-Monterosso_al_Mare.html
Tekne turları: http://www.cinqueterreriomaggiore.com/en/guides/cinque-terre-boat
Portovenere hakkında: http://www.portovenere.it/html/portovenere_site/inglese/index.php